6 Aralık 2012 Perşembe

YK Seyahat Hattı çalışma saatleri

Havar dostlar havar!

"Yapı Kredi Seyahat Hattı" hafta içi 09:00 - 18:00 arası hizmet veriyormuş!
Call Center'a bağlı sanıp öyle her aklınıza estiği vakit tatil planı yapmayın.
Bi seyahat fikriniz varsa mesai saatleri içinde planlayın!

5 Kasım 2012 Pazartesi

Ataşehir Köşebaşı



Beni bilen bilir, güzel bir yemek nasıl beni benden alabiliyorsa kötü bir yemek de tüm günümü mahvedebilir. O sebeple restoran ve yemek seçimi benim için ayrıca önemlidir.

Geçenlerde elim alçıya alındığında hemen hemen her gün dışarda yemek durumunda kaldım. Zaten iki güne bir paça çorbası içtiğim için (paça her türlü kırık, kesik vs.ye iyi geliyormuş) diğer günlerde yemek seçimi yapmak pek de zor olmadı. Nasıl olsa elimde denenmiş ve onaylanmış bir kaç adres vardı.

Ne var ki günlerden bir gün değişiklik olsun, güzel bir yemekle moralimi düzelteyim diye Ataşehir Köşebaşı'na gideyim dedim. Daha önce sıklıkla Levent ve Maslak restoranlarından yediğim için Köşebaşı kebaplarının moral düzeltmeye birebir olduğuna inanıyordum.

Herşeyden önce restoranın tuvaleti beni hayretler içinde bıraktı. Kullanabilmek için resmen genel temizlik yapmam gerekti ki sırf bu hizmetim için benden hesap almamaları gerekirdi! Orada küçük çaplı bir karar aldımsa da (bir daha tuvaleti pis olan hiçbir yerde yemek yemeyecektim; zira tuvalet gibi müşterilerin gözü önündeki bir yeri bile temiz tutamayan bir mekanın, görmediğimiz mutfağı kim bilir ne haldedir) çok aç olduğum için mekan değiştirmeyi göze alamadım.

Siparişlerle birlikte bir de humus söyledim-e moral bu- öyle kolay kolay düzelmiyor! Humus geldi ve tadına baktım, inanmazsınız resmen "ben en erken dünden kalmayım taze değilim!" diye bağırıyordu gariban. Zaten dediğim gibi daha önceden yemeyip tadını bilmediğim bir şey değildi. Kısacası Köşebaşı humusu değildi kendisi. Hemen garsonu çağırıp humusun taze olup olmadığını sordum (teyit amaçlı!). Tazeymiş, günlük yapılıyormuş. Peki dedim madem, beğenmedim ben bunu alabilirsiniz. Humusla vedalaştık. Ardından ne bir kusura bakmayın geldi ne de bir özür. Allahtan hesaba yazmamışlar eksik olmasınlar.

Ardından gelen Köşebaşı dürüm hayli vasattı ama hadi ona ses etmedim. Yemek bitti ne bir çay ne bir kahve ikramı. Garson yanıma bile uğramadı. Bana fenalık geldi tabi o ara, gittiğime gideceğime, yediğime yiyeceğime pişman olarak apar topar kalktım.

Tüm akşamım rezil oldu böylece. E durmadım bu durumu Köşebaşı'na yazdım tabi hemen. Sabahına cevap geldi, iletişim numaranızı verin arayalım dediler. Aradılar eksik olmasınlar. Aman bir dertliler bir dertlilerdi ki sormayın. Zaten iki gün sonra kapanıyormuş o şubeleri. Yetkili kişinin ses tonundan durumdan ne kadar muzdarip olduklarını anlamamak mümkün değildi ama yine de onlardan da usulen "Kusura bakmayın sizi başka şubemizde misafir edelim" demelerini beklerdim. O da olmadı. Üzerinde durmadım.

Neticede Ataşehir Köşebaşı'yla birlikte mevzu da kapandı. Darısı diğer tüm kötü restoranların başına!

30 Ekim 2012 Salı

Memorial Acil Servisi ve Sinir Onarımı Ameliyatı

Merhaba,

Bir süredir bloğumu ihmal ettim. Bu sırada ufak da bir mutfak kazası geçirdim.
Kaza ufaktı ama başıma açtığı işler pek o kadar ufak olmadı maalesef.

Kahvaltı bıçağıyla(!) yüzük parmağımı kestikten sonra alelacele Ataşehir Memorial Hastanesi'nin aciline gittik.   İlk başta acil serviste cerrah olmasına sevindim açıkçası. Ne de olsa güzel parmağımı deneyimsiz bir doktorun dikiş becerisine bırakmayacaktım.

Fakat afili bir ismi olan özel bir hastaneye gidip yaranızı bir cerraha diktiriyor olmak bile içe sinmemesi gereken birşeymiş bunu anladım.

Parmağımı kestiğim andan itibaren "umarım sinirime birşey olmamıştır" diye geçiriyordum içimden. Hatta bunu doktorum yanında sesli olarak da dile getirmiştim halbuki ama maalesef doktor bunu dikkate alma gereği duymadı. Az çok medikal bilgisi olan biri olduğumdan akşam yatıp sabah kalktığımda parmağımın hala uyuşuk olmasından birşeylerin ters gittiğini anladım. Hemen doktor abimi aradım böyle böyle diye. "Hmm" dedi genellikle "bişey olmaz"cı tonundan eser olmaksızın ve ekledi "bir göstersen iyi olur!"

"Haydaaaa" dedim kendi kendime, yanılmadım demek ki... Önce şu Memorial'daki doktoru bir arayayım dedim, bakalım ne diyecek. "Sinirin kesilmiş olabilir, vaktin varsa bir ortopediste göster istersen, o da açıp bakar ama. Zaten kesildiyse de yapacak bir şey yok!" dedi cart diye. Yapıcı bir konuşma olmadığı konusunda hemfikir olacağınızı düşünüyorum nedense(!) "Yapacak birşey yok ne demek yahu" diyerekten bir ağlama krizi geçirip sakinlediğimde hemen araştırmaya koyuldum nerden iyi bir doktor bulabilirim diye.

Bilge isminde bir arkadaşım var, sağolsun bu gibi konuları iyi bilir, kendi bilmiyorsa da yardımcı olabilecek birilerini hemen buluverir. Hemen telefona sarıldım. Demesin mi "aynısı geçenlerde bizim Emre'nin de başına gelmişti" diye! Bu defa Emre'yi aramaya koyuldum. Hakikaten aynı şekilde parmağının sinirini kesmiş. (Bu arada ben sinir dediğin kıl gibi bolca olur sanıyordum, ama bazı yerlerden tane tane geçiyormuş! Ben de o tanelerden birini bulmuşum, hem de en mühimlerinden birisini!)

O da başından geçeni anlatır anlatmaz vakit kaybetmemeye karar verdim. Çünkü bu sinir denilen şey dikilecekse en iyi sonuç kesilir kesilmez, olmadı en kısa zamanda alınıyormuş!

İnsan başına gelince anlıyor etrafında ne çok insanın benzer şeylerle karşılaştığını. Abimin bir arkadaşının minik kızı daha geçenlerde elinden ameliyat olmuş. Hemen onun doktoru Levent Yalçın'la iletişime geçtim. Bizi Florance Nightingale Hastanesi'ne çağırdı. Sağolsun iki ameliyat arası durumumu kontrol etti ve birlikte bir sonraki gün ameliyat olmam konusunu kararlaştırdık.

Nitekim bir sonraki gün sabahtan ameliyatımı yaptı kendisi. Bir kesiğin tüm bunlara yolaçabileceğini düşünemezdim. Bildiğiniz genel anesteziyle ameliyat oldum ve parmağımdaki sinir dikildi. 2 hafta alçıyla dolaştım, henüz parmağımı kullanmıyorum.

Bu gibi durumlarda iyileşme süreci için 6-8 ay gibi bir süreç öngörüyorlar. Başa gelen çekilir ne yapalım. Allah beterinden, tekrarından, benzerinden saklasın!

Diyeceğim o ki, özel hastanelere de ezbere güvenmeyin. Bu işler maalesef bazen böyle şans meselesi!

Gelelim Memorial Hastanesi'nin bu konudaki tutumuna!
Ben ameliyatın ertesi hastaneye giderek bu durumdan duyduğum rahatsızlığı belirttim. Beni hasta ilişkilerinden bir bayan ilgiyle dinledikten sonra belgeleri isteyip geri döneceğini belirtti. Yaklaşık bir hafta sonra ben belgelerin ulaşıp ulaşmadığını sormak üzere kendilerini aradığımda durumun değerlendirildiğini beni haklı bulduklarını ve doktorun konu ile ilgili olarak uyarıldığını belirttiler. Dilersem hastanelerinin kadrosunda yer alan bir ortopedist ile beni görüştürebileceklerini eklediler. Ben de kendilerine ilgileri için teşekkür ettim. Zira ben çoktaaaan ameliyatımı olmuştum, doktorumdan da çok memnundum.

Memorial Hastanesi benim gözümde müşteri hizmetleri konusunda gayet başarılı fakat hizmet kalitesi konusunda aynı başarıyı sağlayamamış bir işletme olarak kalacak maalesef. Allah muhtaç etmesin bir kez daha tercih edeceğimi zannetmiyorum. Çünkü bana ne kadar ilgiyle yaklaşsalar da bir hastanede eksik teşhis ve yetersiz bilgi hiçbirşeyle kıyaslanamaz!

10 Temmuz 2012 Salı

Şark Kurnazı!

Daha önce bankalar ve fütursuzca kestikleri hesap işletim ücretlerinden bahsetmiştim.
Şimdi sizinle ING Bank'ın uygulamasını paylaşmak istiyorum.

Garanti Bankası bir kez daha benden yarı yıl işlem ücreti adı altında 39,50 TL haraç kesince, önce bankayı arayıp anamın ak sütü gibi helal paramı geri istediğimi bizzat kendilerine bildireyim sonra Tüketici Mahkemesi'ne başvurayım dedim. Ardından belki bir başka banka bu uygulamanın ne kadar saçma olduğunu fark etmiştir de "hesap işletim ücreti var mı" diye sorduğumda müşteri temsilcisiyle birlikte güleriz umuduyla ING Bank'ı aradım.

Başta herşey çok güzeldi, otomatik ödeme talimatı verirsem her banka gibi benden hesap işletim ücreti almıyorlar. Ama ya vermezsem? İşte o zaman Hollandalı koskoca ING bank, o koskoca aslan bir anda bir şark kurnazına, adeta bir tilkiye dönüştü gözümde. Meğer Garanti Bankası senede iki defa hesap işletim ücreti alarak işimi kolaylaştırıyormuş, sağolsun. ING Bank her ay 5,50 hesap işletim ücreti keserek, "nasıl olsa kimsecikler senede iki defa Hakem Heyeti'ne başvurmaz" mantığıyla olsa gerek kendince yaptığı küçük hesaplar neticesinde yine kendince galip geliyor. Yapacak bir şey yok, serbest piyasa, arz talep meselesi.

Ben de müşterisi olmayıverir, en fazla bloğumda iki çiziktiriveririm ne olacak yani, bu da mesele mi?

17 Nisan 2012 Salı

fırsatçılar!

Kaç tane fırsat sitesi var ucunu kaçırdım valla. sehirfirsati.com, yakala.co, grupanya, grupfoni vesaire vesaire...

Başta çok faydalanıyordum bu sitelerden. Normalde pahalı diye gitmeyeceğim restoranlara gidebilme imkanım oldu. Üç beş yer gezdim ucuza - yavan yahni tadında-, 6 yoga dersine 40 lira verdim, ama gitmedim. Herneyse...

Her sabah mailime sanıyorum toplamda 300-500 tane fırsat haberi geliyor farklı farklı sitelerden. Fakat ben artık bu mailleri gördükçe sinirleniyorum. Açmasam bile başlıkları asabımı bozmaya yetiyor. Çünkü sürekli "yapılacak dünyaaa kadar etkinlik olduğunun ve yapamadığımın" farkına varıyorum. İnsanı zorla modern yapıyor bu siteler. O mel'un huzursuzluğu alıyooor, e-mail aracılığıyla gözlerinden girmek suretiyle modern insanın içine yerleştiriyor, çıkmamacasına.

Sonra sabah maillerine bakıverip çoktan yarışı kaybetmiş, hayata yetişememiş hissediyorsun kendini. Acaba kimse bunun ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mı?

Böyle bir düşüncem varken, alıp alıp gidilmeyen gezilerin, yenmeyen yemeklerin, vakti geçen etkinliklerin hesabını yapmıyorum tabi. Külliyen ziyan; olsun. Fırsatlar, fırsatçılara bol bol para kazandırıyor, olması gereken oluyor, ben bunu sorun etmiyorum. Hele hele insan, zamanı geçip giden, faydalanamadığı kuponlara rağmen, her sabah yeni bir umutla yeni fırsatlara bakabiliyorsa işte buna gıpta ediyorum.

Bu nasıl bir kendini bilmezlik, nasıl bir cehalet, ne büyük bir mutluluk ya rabbim! Ben de istiyorum!

27 Mart 2012 Salı

Mövenpick Hotel'den Pasta Almak mı? Güzel fikir!

Merhaba,


Geçen gün Divan Pastanesi'nde avuçiçi kadar (2 kişilik) pastaya 39 TL bayıldım söylemesi ayıp. Divan'la Pelit'in 'astronomik fiyat' konusundaki yarışı nerelere varacak merak ededurayım bir arkadaşım bana çok güzel bir haber verdi.

Mövenpick Hotel'in içindeki pastanede pastalar saat 18:00 iel 19:00 arasında yüzde elli indirimliymiş.
Yani standart pastalara Divan'daki iki kişillik pasta fiyatına ulaşabiliyormuşsunuz. Oldukça da lezzetliymiş pastalar.

Bir bilenden faydalanmak, tatlı tatlı kazıklanmamak lazım, değil mi ama!

23 Mart 2012 Cuma

Şişme kadın uzmanı aranıyor!

Bugüne kadar her fırsatta Tüketici Hakem Heyetlerini övdüm, tavsiye ettim. Çıkan bir haberle bir kez daha kendilerine güvenmekte ne kadar haklı olduğumu anlıyorum.


Zira vatandaşın biri, satın almış olduğu şişme kadından memnun kalmamış ve Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurmuş. Tüketici Hakem Heyeti yetkilileri de bu şikayeti yabana atmamış ve şişme kadın konusunda uzman bir bilirkişi bulabilmek üzere çeşitli sağlık kurumlarına başvurmuş.


Her ne kadar henüz bir bilirkişi bulamamış olsalar da araştırmaları devam ediyor. Şayet bir uzman bulunur da ürün incelenebilirse şikayet bir sonuca bağlanıp, gerekirse ödemiş olduğu bedel tüketiciye iade edilecekmiş.


Tebrik ediyorum.

6 Mart 2012 Salı

Apple'ın pazarlama stratejisinin gözünü seveyim!

SORU: I-phone 4 ile I-phone 4s arasındaki farkı bulunuz
CEVAP: 1 mm.

I-phone'unuza kılıf almayı düşünüyorsanız bu nüansa dikkat edin.
Zira milyarlarca dolarlık bir pazara hizmet ediyorsunuz!

Ticari zeka böyle bir şey işte.

12 Şubat 2012 Pazar

Kullanım Kılavuzu Önemlidir!

Geçenlerde Homend marka sürahili blenderlardan aldım.

En evela herkese tavsiye ettiğimi belirtmek isterim. Özellikle, evde çoluk çombalak varsa onlara çorba, sebze püresi yahut milkshake yapmak konusunda çok pratik ve başarılı bir alet. Homend ise kullandığım kadarıyla çok dayanıklı bir ürün. Fakaaatttt...

Biz kullanmadan önce kullanım kılavuzunu okumamış olmamızdan dolayı çok muzdarip olduk.
Meğer sürahinin altındaki, makinaya takılan aksam vidalıymış. Üç beş kullanımdan sonra gevşemiş. Tabi biz bunu bilmediğimizden son milkshake girişimimizde iyiden iyiye açıldı ve bir anda tezgahtan akmak suretiyle bütün mutfak halısını batırdı. Ondan sonra, temizle temizleyebilirsen.

Yani, uzun lafın kısası, kullanım kılavuzunu okumuş olsaydık, mutfak batmayacak, malzememiz heba olmayacaktı.

Siz siz olun kullanma kılavuzunu okumadan hiç bir elektronik cihazı kullanmayın! Maazallah çarpılabilebilirsiniz!

Bu da benden size hediye olsun:

Çok tatlı milkshake tarifi
- 1 bardak süt
- 1 adet küçük boy Snickers
- 1 top vanilyalı dondurma.


Karın, karıştırın, makineyi çalıştırın.


Afiyet olsun!

2 Şubat 2012 Perşembe

Kırıkkale Yolcusu Kalmasın!!!!

Malumunuz, şu sıralar memleketçe son 33 yılın en soğuk havalarından muzdaribiz. Hem de ne muzdariplik...

Zavallı İstanbullular, tabana kuvvet metrobüs yollarından evlerine yolllana dursunlar, Kırıkkaleliler yaşadı valla, müjdemi isterim.

Kırıkkale Minibüscüler Odası Başkanı Güven Ceylan'ın ve Kırıkkale Belediyesi ile birlikte almış olduğu karara göre, bundan böyle minibüscüler araçlarını sıcak tutmak zorundalar. Uymayana 169 TL para cezası var hem de.

Valla buradan uygulamada emeği geçen herkesi tebrik ediyorum, ve diliyorum böyle insanca uygulamalar yetkili herkese örnek olur.


Hah şöyle ya, herşeye rağmen insan olduğumuzu unutmayalım!

1 Şubat 2012 Çarşamba

Ve tabi bankalar... (Ben yemedim sen ye!?)

Sanıyorum en çok sıkıntı yaşanan, en çok şikayet edilen şirketlerdir BANKALAR. Nasıl olmasınlar?

Tablo 1

Önce alırlar vadesiz hesabınızdaki paranızı, gün be gün bir güzel işletirler, ondan sonra da kalkıp senede iki defa 'hesap işletim ücreti' adı altında kesinti yaparlar. Hem de öyle böyle meblağlardan bahsetmiyorum. Bir defa da 30-40 TL birden keserler. (Bkz. Tablo 1)

Sonra bir hışımla açarsınız telefonu, o menüden 4'e, bu menüden 2'ye derken sinirinizi bozduğunuzla kalırsınız. Geri ödemezler ananızın ak sütü gibi helal paranızı. Peki bu kesintilerin, yani bankaların sağlamış olduğu haksız kazancın önüne geçmenin bir yolu yok mudur, elbette vardır. 'Tüketici Hakem Heyetleri'

Bu heyetler kaymakamlıklarda konuşlanmışlardır. Siz de bu tür bir haksızlığa uğradığınızda bağlı olduğunuz ilçenin kaymakamlığında yer alan bu heyete başvuruda bulunabilirsiniz.


Öncelikle sizden bir belge isterler ki, bu belge internetten indirilen dekontun çıktısı da olabilir. Ardından 3 nüsha dilekçe doldurur ve başvurursunuz. ( Bkz.  SATIN ALINAN HİZMETİN AYIPLI ÇIKMASI  TÜKETİCİ SORUNLARI İL-İLÇE HAKEM HEYETİ BAŞKANLIĞINA ) Bu kadar basit. Yeter ki erinmeyin, aman ne olacak senede 70-80 TL ödemişim çok mu demeyin! Çünkü çok, pek çok. Ben yemedim sen ye demeyin!

Faydalı linkler:
http://www.tuketiciler.org/?com=files.read&ID=11&pID=67
http://www.atonet.org.tr/yeni/index.php?p=931&l=1

+35 ülke kodu ile gelen cevapsız çağrılara dikkat!

Dün telefonuma +35 'le başlayan bir numara musallat oldu. Akşam 11, sabaha karşı 5 demeden çaldırıp kapattı. Hayatta da peşini bırakmam böyle şeylerin.

Ben daha saf saf, belki uzaklardaki bir tanıdığın başı sıkışmıştır diye düşünedurayım, nerenin kodu bu diye yazıverince google'a anladım işin aslını.

Öncelikle +35 Bulgaristan'ın koduymuş. Ardından 98 ile başlayan bu numaralar anladığım kadarıyla 900'lü hatlar gibi, siz aradıkça kar sağlayan numaralarmış, ve benim gibi pek çok insan bu numaralar tarafından rahatsız ediliyormuş. Hoş ben zaten beni çaldırıp kapatanı aramam ama, sanıyorum arayan çok oluyormuş. Dünya kadar küfür ediyorlar o arayanlar sağda soldu.

Uzun lafın kısası, size de (Bulgaristan'da tanıdığınız olmadığı halde) +35 98 ile başlayan numaralardan çağrı gelirse, merak edip aramayın, merak edilecek bir şey yok.

9 Ocak 2012 Pazartesi

Yeme Beni Çelik

Biliyorsunuz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 'Beyaz Eşyada Enerji Verimliliği için İşbirliği' hareketi başlatıldı.



Arçelik de bu harekete destek veriyor. (http://www.arcelikas.com/sayfa/679/Ar%C3%A7elikYapılan açıklamada 'Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın enerji verimli ürünlerin yaygınlaştırılması ve tüketicilerin bu ürünlere erişimini teşvik etmek üzere hayata geçirdiği proje kapsamında Arçelik A.Ş., yüzde 50 ila yüzde 60 düzeyinde enerji verimliliğine sahip buzdolabı, çamaşır makinesi, kurutma makinesi ve klimalarını 1.300 TL’ye varan indirimler ile tüketiciye ulaştıracak ' deniliyor.


Güzel dedim ben de, yaklaşık 20 senelik bulaşık makinemi az enerji tüketen bir makineyle değiştiririm. Gel gör ki kazın ayağı öyle değilmiş. Bu bahsi geçen indirimli bulaşık makineleri en evela 'inox' olmak durumundaymış. Ve indirimli fiyatı 1.990 TL'cikmiş. Yani enerji tasarrufu yapmak için önce 2000 TL'yi gözden çıkarmak lazımmış. Yoksa çook eski makinesini kıçıkırık beyaz bir makineyle değiştirip, az biraz enerji tasarrufu yapmak isteyenler avucunu yalayacakmış. Nitekim ben de yaladım.


Fakat, daha önce çamaşırını kaloriferin üzeri, balkon yahut çamaşırlıkta kurutanlara iyi bir haberim var. Hemen şimdi, koşa koşa kurutma makinesi almaya Arçelik'e gidebilirler. Böylelikle 'yoktan enerji tüketimi'de destek verebilirler!


Ama ben buradan yetkililere sesleniyorum, indirim candır, takdir ediyorum: astronomik fiyatlı beyaz (pardon inox) eşyaların fiyatlarını %50 indirin. Daha çok insan ulaşabilsin bu lüks ev eşyalarına. Ama bunu yaparken çok rica ediyorum 'halkımızı enerji tasarrufuna özendiriyoruz' diye böbürlenip, bir diğer yandan bencileyin çok enerji tüketen (fakat illa ki! daha yenilerinden daha sağlam) makinemi değiştirmek isteyen orta direğin bu şekilde duygularıyla oynamayın. Ayıptır.

Not : Yeni ürünü götürürken eskisini getirmek gibi bir zorunluluğunuz olmadığını eklememe gerek yok sanırım!

yeni başlayanlar için kandırılmadan alışveriş yapma ve hizmet rehberi

Ben 28 yaşında bir tüketiciyim.

Yeni başlayanlar ve benim gibi kazık yemekten usananlar için rehber niteliğinde bir blog oluşturacak kadar çok tecrübe sahibi olduğuma inanıyorum, çünkü haksız kazanç ve ayıbı kendime yediremiyorum.

Siz de bencileyin insanların, şirketlerin fütursuzca sizi kazıklamaya çalışmasından bıkıp usandıysanız sizlere tecrübelerimi sunuyorum... Okuyun, faidelenin efenim.